KADINLAR KAÇ YAŞINDAN İTİBAREN VE HANGİ SIKLIKTA MEME MUAYENESİ YAPTIRMALIDIRLAR?

Meme kanseri riski nedeni ile tarama, 3-şekilde yapılır;

        1.Hastanın kendi kendisini  muayenesi,

        2. Bir hekim tarafından muayene ve,

        3. Görüntüme yöntemleri (Ultrasonografi ve Mamografi) çekilmesi.

Bilinmelidir ki, tüm Meme kanserlerinin % 15-20’sini muayene ile saptamak mümkündür. Bu nedenle meme muayenesi çok önemlidir. Hastanın muayene sıklığı hastaya ait bazı özelliklere göre hastadan-hastaya değişiklik göstermesine karşın, eğer birinci derece yakınlarında Meme kanseri öyküsü yok ise hastalar klinik de aşağıdaki tabloda olduğu gibi takibi edilebilirler;

20-39 yaşları arasında 3 yılda bir kez
40 yaşından itibarenYılda bir kez
Muayene veya Ultrasonografide Memede herhangi bir lezyon saptanması durumundaHekimin önerdiği sıklıkda

Ancak hastanın özellikle birinci derece yakınlarında Meme kanseri var ise, hastayı, o kişinin tanı aldığı yaşdan 10 yıl öncetakibe başlanmalıdır. Örneğin annesi 35 yaşında Meme kanseri tanısı alan bir hasta 25 yaşından itibaren takip edilmeye başlanmalıdır.

MAMMOGRAFİ NEDİR?

Mamografi, Meme kanserinin erken teşhis edilmesinde en iyi yöntemdir. Mamografi taramaları meme kitlelerini, çoğunlukla daha ele gelmeden önce gösterebilir. Aynı zamanda Mamografi kalsifikasyon olarak isimlendirdiğimiz, kalsiyum birikmelerini de gösterebilir. Mamografide anormal bir görünüm saptanması durumunda biyopsi yapılabilir. Biyopsi, kanserin varlığından emin olmak için tek yoldur.

Mamografi kaç yaşından itibaren ve hangi sıklıkta çekilmelidir?

Amerikan Kanser Cemiyeti’nin önerisi, 40 yaşından itibaren yılda bir kez mamografi çektirilmesidir. Ancak memede bazı şüpheli lezyonların varlığında nadiren de olsa bazen bu süre daha kısa aralıklarla olabilir. Ancak yüksek riskli hastalarda Mamografi ile takibe daha erken yaşlarda başlanabilir.

Mamografi sırasında alınan Radyasyon tehlikelimidir?

Mamografi çekimi sırasında, diş röntgenlerindeki ve rutin röntgenlerdeki gibi, çok az dozda radyasyon kullanılır. Günümüzdeki teknolojilerle bir mamografi işleminde alınan radyasyon yaklaşık 9-10 saatlik bir uçak yolculuğunda alınan radyasyondan fazla değildir. Dijital Mamografi cihazlarında verilen Radyasyon miktarı daha düşüktür.

Burada önemli olan bir nokta, nasıl ki Meme hastasının Meme Cerrahı tarafından takip ve tedavisinin yapılması gerekli ise, aynı şekilde Ultrasonografi ve Mamografinin de Meme Radyolojisi konusunda deneyimli kişilerce yapılması gerekir.                                                                                                  Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Bölümünde sadece Meme Ultrasonografisi ve Mamografi ile uğraşan çok deneyimli hocalarımızın varlığı bizim bu konuda en büyük şansımızdır.

Memedeki her kitle kansermidir?

Memedeki her kitle kanser değildir. Özellikle 40 yaş altında memedeki kitlelerin % 85-90’ı iyi huylu kitlelerdir. Genç hastalarda Memedeki kitlelerin en önemli nedeni Fibroadenomlar, buna karşın orta ve ileri yaş grubunda ise Fibrokist ve Kanserlerdir.

Ancak yaş ilerledikçe memedeki bir kitlenin kötü huylu bir tümör olma olasılığı artar. Meme abseleri ve memede yağ nekrozuda kitle şeklinde bulgu verebilir.

Hastaların Meme ile ilgili şikayetleri neler olabilir?

Biz klinikde meme hastalarını başlıca 3-şikayet nedeni ile görüyoruz; Meme de ağrı, Meme başı akıntısı ve Meme de kitle. Bu şikayetlerin herhangi birinin varlığında mutlaka hekime başvurulmalıdır.

MEMEDE KİTLE OLUŞUMUNA NEDEN OLAN LEZYONLAR NELERDİR?

Fibroadenom

Fibroadenomların nedeni bilinmemektedir. Genç kızlık dönemi ve 20’li yaşlarda en sık görülür. Yaşın artması ile birlikte görülme sıklığı azalır ve 35 yaşın üzerinde nadiren görülürler. Östrojen etkisiyle büyüdüklerinden hamilelikte belirginleşirler, menapozdan sonra ise küçülür ya da tamamen kaybolurlar. Tek veya her iki memede, bir veya daha çok sayıda olabilir. Muayene bulgusu ve Ultrasonografi ile Fibroadenom olduğu düşünülüyor ise biyopsi yada kitlenin çıkarılmasına gerek yoktur. Takibi yeterlidir.                                           Fibroadenomlar, kansere dönüşmezler.

Fibrokist

İçi sıvı keseciklerdir. Özellikle 30-50 yaş arası kadınlarda sık görülür. Pür kistik kitleler çok yüksek oranda iyi huylu kitlelerdir. Ancak Fibroadenomdan farklı olarak, özellikle kist duvarında solid bir yapı var ise kötü huylu olabilirler. Özellikle kompleks kist lezyonlarda kanser saptanma oranı % 20-25’lere kadar çıkabilmektedir. Bu nedenle memede fibrokist varlığında dikkatle incelenmelidirler ve gereğinde kist duvarından biyopsi yapılmalıdır. Genellikle menopoz sonrasında kendiliğinden kaybolurlar.

Yağ nekrozu

Travmaya bağlı olarak gelişir ve kitlenin yakınındaki deride morluk görülebilir. Kitle sıklıkla ağrılıdır. Deride veya meme başında çökme ve çekinti olabilir, bu durumda kanser ile karışır. Biyopsi yapılmadan meme kanserinden ayırd edilemez.

Meme başı akıntısı

Meme başı akıntıları farklı şekillerde olabilir. Akıntının rengi, kendiliğinden olup-olmadığı, tek veya her iki memeden olması, kanlı olup-olmadığı mutlaka sorgulanmalıdır.               Galaktore, meme başından süt kıvamında beyaz renkli akıntı olmasıdır. Hamilelik ve emzirme döneminde meme başından akıntı olması normaldir. Ancak emzirmenin bitimini takiben meme başından akıntı olması altta yatan önemli bir hastalığın belirtisi olabilir ve mutlaka bir uzman tarafından hastanın değerlendirilmesi gerekir.                                                                   Sarı-yeşil renkli akıntı sıklıkla memedeki bir enfeksiyonun göstergesidir. Birlikte abse olup-olmadığı araştırılmalıdır.   Abse var ise boşaltılmalıdır.                                                                                                      Özellikle kendiliğinden olan (meme başını sıkmadan), tek memede olan kanlı meme başı akıntısı varlığında hastanın ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerekir.

Meme enfeksiyonları

Sıklıkla 18-50 yaş arasında ve emziren kadınlarda görülür. Emzirmeyen bir kadında kanserle karışabilir. Elle hissedilebileni ağrılı hassas kitleler oluşturur. Cilde açılıp akıntıya yol açabilir.

 

MEME KANSERİ GELİŞİMİNE NEDEN OLAN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Kadın olmak: Kadın olmak meme kanseri için en önemli risk faktörüdür.

Ailede Meme Kanseri Varlığı: Tüm Meme kanserlerinin ancak % 10-15’inde aile öyküsü pozitiftir. Özellikle birinci derece yakınlarında (anne, kız kardeş veya kız) meme kanseri olanla,  meme kanseri gelişmesi açısından risk grubundadırlar.  Ancak unutulmamalıdır ki, ailede Memem kanseri olmaması o kişide meme kanseri gelişmeyeceği anlamına gelmez. Ancak, teyze, hala, anneanne, babaanne gibi 2. derece akrabalarda da meme kanseri olması dikkate alınmalıdır. Özellikle ailesinde genç yaşda meme kanseri saptananlar, her iki memesinde kanser varlığı veya birden fazla yakınında kanser Meme kanseri gelişen hastalar yüksek risk grubundadırlar.

Yaş:Meme kanseri için en önemli risk faktörlerindendir. Yaş ilerledikçe meme kanseri görülme sıklığı artar. Ancak bu durum bizim ülkemiz için biraz farklılık göstermektedir. Batı toplumlarında tüm Meme kanserlerinin ancak % 20-25’i  -50- yaş altında gelişir iken bu oran bizim ülkemiz için yaklaşık % 40-50’dir. Yani, bir başka deyişle bizim ülkemizde Meme kanseri hastalarının yaklaşık yarısı 50 yaş altında tanı almaktadırlar.

Daha önceden Meme kanseri hikayesi varlığı: Önceden meme kanseri tanısı almış hastaların diğer memesinde kanser gelişme riski diğer kadınlara göre daha yüksektir. Bu nedenle Meme kanseri nedeni ile tedavi edilen hastalar , hem aynı memede hastalığın nüks riski hemde diğer memede gelişebilecek ikinci bir kanserin erken teşhis edilebilmesi amacı takip edilmelidirler.

Hormonal Faktörler12 yaşından önce ilk adeti görmek ve 55 yaşından sonra menopoza girmek meme kanseri riskini arttırır. Yine hiç doğum yapmamak yada ilk doğumunu 35 yaşın üzerinde yapmış olmak Meme kanseri gelişme riskini artıran faktörlerdir. Kesin olarak ispatlanamasa da uzun süre (>5 yıl) Hormon Replasman Tedavisi (HRT) uygulanmasının Meme kanseri riskini arttırdığı kabul edilmektedir.

Yaşam Biçimi:Yağ oranı yüksek gıda tüketiminin olduğu ülkelerde Meme kanseri görülme sıklığı daha yüksektir. Yine aşırı Alkol tüketimi ile de Meme kanseri gelişme riski arasında ilişki mevcuttur.

Radyasyon : Başka bir nedenle göğüs duvarına ışın tedavisi uygulanan hastalardaMeme kanseri gelişme riski daha yüksektir. Ancak burada vurgulanması gereken nokta; yıllık Mamografi çekimleri sırasında alınan Radyasyon dozunun çok düşük olması nedeni ile bu hastalarda Meme kanseri gelişme riskinin artmadığı bilinmelidir.

Obezite : Özellikle menopoz sonrası kilo alınması ve şişmanlık, meme kanseri riskini artırmaktadır

Erken adet ve geç menopoz12 yaşından önce ilk adeti görmek ve 55 yaşından sonra menopoza girmek meme kanseri riskini arttırır.

Meme Kanseri Belirti ve Bulguları

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser ve kanserden ölüm nedenidir. Aşağıdaki tabloda da görüldüğü gibi, hem erkek hemde kadınlar dahil edildiğinde Akciğer kanserinden sonra ikinci sıklıkta rastlanan kanserdir.

Toplumlar arasında sıklığı farklılık göstermekle birlikte, görülme sıklığı son 30-40 yılda ciddi artış göstermiş ve özellikle Batı toplumlarında yaşamları boyunca her 7-8 kadından 1’inde meme kanseri saptanır hale gelmiştir (Bu oran 60’lı yıllarda her 13-14 kadından biriydi.).  

Hastalık nadirde olsa Erkeklerde de görülür ve tüm meme kanserlerinin %1’i erkekdir. Bu nedenle memesinde kitle şikayeti olan erkek hastalarda mutlaka araştırılmalıdır.

Kadınlarda çok yaygın bir hastalık olan meme kanserinin kesin nedeni hâlen bilinmemektedir.

Meme kanseri oranı 20’li yaşlarda çok düşüktür; kademeli olarak artar,; 45-50 yaş arasında sabit bir oranda görülür; 50 yaşından sonra ciddi bir şekilde artış gösterir. Meme kanseri tanısı konan kadınların yüzde 50 sinin 65 yaşından büyük olması, bir kadının yaşamında yıllık incelemelerin ne denli önemli olduğunu gösterir. Ülkemizde Prof Dr Vahit Özmen tarafından yapılan bir araştırmada , tüm meme kanserlerinin %20’sinin 40 yaşından küçük kadınlarda görüldüğü tespit edilmiştir. Amerika ve Avrupa’da bu oran %5 kadardır. Demek ki, ülkemizde genç kadınlarda da meme kanseri sık görülmektedir.

Meme kanseri hastadan hastaya farklı özellikleri olan (heterojen) bir hastalıktır. Farklı kadınlarda, farklı yaş gruplarında, tümördeki farklı hücre yapısı ve özellikleri ile her hastada farklı şekilde davranmaktadır (farklı biyolojik davranış). Genç kadınlarda (40 yaşından küçük) daha hızlı seyretmektedir. Bu nedenle, bunlarda daha yoğun bir tedavi yapılmaktadır. ileri yaş hastalarda ise (70 yaşından büyük) meme kanseri, daha yavaş seyirlidir.

Meme kanserinde, memede bazı değişiklikler oluşabilir. Kadınlar, kendi kendini muayene sırasında buna dikkat etmelidir. Özellikle meme başı ya da cildinde değişiklik çok önemlidir. Meme cildinde renk değişikliği (portakal kabuğu görünümü dediğimiz renk değişikliği), meme başı yada cildinin içe çökmesi, memede kitle ele gelmesi, meme başında hassasiyet-yara-çatlak varlığı önemlidir.